BAŞARISIZLIĞIN SIRRI

Başarmak bir aşktır. Kaybetmekse nefretin çocuğudur. İçinde aşk taşımadan başarmaya çalışanlar üstün gelebilirler ama tarih onları daima lanetle anmıştır. Başarmak üstün gelmek olmadığı gibi kaybetmek de alt kalmak değildir.  Başarılı olmak; mevcut imkânları en kazançlı kullanmasını bilmektir. Böyle yaşayanların kaybetme riski ise hiç yoktur.
 Liderliği geçelim de yönetmeye talip olanların MASLOWun “İhtiyaçlar Hiyerarşisi”ni ezberlemesi gerekir.
 İnsanı insan yapan birinci ihtiyaç; fizyolojik ihtiyaçlardır. Yemek, su gibi vücudun yaşamasını sağlayan ihtiyaçlar.
 İkinci ihtiyaç; güvenlik ihtiyacıdır. Tehlikelere, yokluğa ve tehditlere karşı korunma ihtiyacı.
 Üçüncü ihtiyaç: sevgi ihtiyacıdır. Bir guruba girme, dostluk ilişkileri kurma ihtiyacıdır.
 Dördüncü ihtiyaç; saygınlık ihtiyacıdır. Çevrenin beğenmesi, itibar, başarı elde etme, takdir edilme ve bağımsız karar verebilme ihtiyaçlarıdır.
 Beşinci ihtiyaç; kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Kendini, işini ve ailesini güçlü kılmak. Projelerini gerçekleştirmek, potansiyelini geliştirmek, mükemmelleşmek gibi ihtiyaçlar.
 Bu beş basamaktan hiçbirini yok sayamayacağınız gibi sıralamasını da değiştiremezsiniz. Karnı doymamış bir insan için diğer ihtiyaçların önemi olmadığı gibi, tehlikelerden emin olmayan insan içinde makam önemsizdir. Sırayı atlayamazsın.
 Başarılı olmayı herkes ister, ancak bedelini ödeyenler onun sahibi olurlar. Bedel ise başarmak için sevdiğiniz bazı şeylerden vazgeçmektir. Bazen da başarmak için sevmediğiniz şeyleri zevkle yapmaktır. Hiç kimse sevdiği için acı ilaçları içmez, sağlığına kavuşmak için katlanır onlara. Çiçekli yollardan değil, dikenli yollardan başarıya ulaşılır.
 Hak edilmemiş, alın ve akıl teri eksik, biraz gayret biraz şans, birilerinin desteğiyle ulaşılmış gibi görünen terfi ve başarılar kimsede güven duygusu uyandırmaz. Aksine nefreti tetikler. Böyle başarmış ve yükselmiş gibi görünenler de iradesini hiçbir zaman kullanamaz ve kaybetme korkusuyla yanar da yanarlar. Bu korkularını gidermek için ise emrindekilerin sevgi ve güvenlik ihtiyaçlarını yiyerek beslenirler. Sonra da başarısızlık da mukadder olur.
 Ulaşılan başarının değeri, döktüğün alın ve akıl teri kadardır.
 Orta Asya Türklerinde doğan çocuğa isim konulmazdı. Ne zaman büyür de bir başarı elde ederse başardığı işin adı onun adı olurdu. “Boğaç Han” adını boğayı boğduğu için almıştır. 15 yaşına kadar gelip de bir başarı elde edememiş çocuğa, otağa ilk gelen canlının adı verilirdi. Bu bir insansa onun adını alırdı. Bir hayvan ise onun adı çocuğa verilirdi.
 Başarıyı kazanmasını ve yönetmesini bilmeyenler yem gibidir. Bir canlı onları yiyerek beslenir, sonra da...
 Başarılı olmak emredilmez. Aşk gibidir başarı, sebebi de sorgulanmaz. İhtiyaçlarını karşılamadığınız insanın başarılı olmasını emretmek; deveye sırıkla yüksek atlamayı emretmek gibidir.
Var mı vermeden almak? Allah vermediği nimetin hesabını sormayacaktır. İnsan hiç soramaz. Verdiğinin karşılığını takip edeceksin ve almalısın. Yaratanın da sadece verdiklerinin hesabını soracağını unutma!
Hele insanın güvenliğini ipotek altına almışsan, sevgiden mahrum bırakmışsan ve saygınlığını bitirmişsen; onun kendini gerçekleştirmesini ve başarılı olmasını nasıl beklersin
ki?
 Kabadayılıkla başarı elde edilseydi Bizans imparatorluğu tarih olmazdı. Roma imparatorluğu çökmezdi.
Koca Osmanlı sevgiyi ve çalışmayı unuttuğu için bugün yoktur.
 “Başarılı olacaksınız; bu bir emirdir”. Çok korktunuz değil mi? Unutmayınız efendiler;  aslında kulaklar duymaz, gönüller duyar. Beyinler ise gönüllerin emirlerini uygular.
 Kaç gönüle girebildiysen o kadarsın ve o kadar başarılısın. Fazla söze hacet var mı? Anneyi kahraman yapan, çocuğunu karnında ve yanında karşılıksız sevmesidir. Tarih şahittir ki; hiçbir anne çocuğundan daha çok başkasının çocuğunu sevemez.
 Ya sevgisiz sevgili arayanlara, başarısızken başarıyı emredenlere ne demeli?
 Aşktan vazgeçtik, birazcık sevgi lütfen!
Önceki ve Sonraki Yazılar