Tuncer ERGÜVEN

Tuncer ERGÜVEN

KIBRIS SORUNUNDA TÜRKİYENİN KONUMU


Kıbrıs ta Kıbrıs tarihini incelerseniz tarihin hiçbir döneminde bir yunan veya Helen hakimiyetinin olmadığını ,ancak hrıstiyan kültürünün ,rap kültürünün ve Türk kültüründen sonra İngiliz kültürünün izlerini görebilirsiniz.Ancak söz konusu olan hrıstiyan kültürü ve egemenliğinin Katoliklerde ,cenaviz ve malta şövalyeleri hakimiyetinde olduğunu , Hz.Ömer döneminden beri adada İslam kültürü vardır ve yaşam özgürlüğü bulmuştur.
Orthodox İseviler ise Katoliklerin zulmünde yaşarken Osmanlıdan yardım istemişler ve 1571 de ada Türklerin yönetimine kavuşmasından sonra orthodox İseviler rahat özgür yaşama şansı bulmuşlardır.Hatta Osmanlı yönetimi camilerin imamlarına vermediği toprak mülkiyet hakkını keşiş ve papazlara vermiştir.Keşiş ve papazın din adına yaptığı en küçük mabede bile 50 dekarlık arazi kullanma imtiyazı vermiştir.
Osmanlı rus savaşında rus ordularının yeşil köye kalarak geldiği savaşı sona erdiren arabulucu İngilizler arabuluculuk komisyonu olarak Kıbrıs yönetimini almışlardır.
İgilizler ayrılırken Türkler ve orthodox lar müşterek Kıbrıs devleti kurulmuş ve bu devlet İngiltere nin ,Yunanistan ın ve Türkiye nin garantörlüğünde yaşarken orhodox papazların tarihi geleneksel ihaneti ile Türkleri yok etme eylemi başlamıştır.
1963 de yedikleri sopa ile tatmin olmayan papaz yönetimi Kıbrıs hükümeti batıya ve özellikle Yunanistan a güveni ile boş durmayınca adaya  Kıbrıs devleti kuruluşu garantörlüğünden doğan anlaşmaya dayanarak Türk silahlı kuvvetleri 1974 de adaya çıkmış ve o günden beri papazlar yönetimindeki Rumlar Türk öldürememişler ,Kıbrıslı Türklerde rahat etmişlerdir.

Aradan geçen zaman Kıbrıslı Türklerde KKTC ve Türk Ordusundan ve Türkiye den rahatsızlık duyumları başlamış ve giderek çoğalmıştır.Kimdir bunlar Talat ve onun gibiler.Ya geçmişin   komünistleri ve Rumlarla işbirlikçileridir veya savaşa katılmayan,savaşta kaçan sonra Kıbrıs a dönen yurt ve vatan kavramı olmayan güneyin avaneleridir.
Bunlara ilaveten bir önemli hain gurup daha vardır.KKTC ye ve özelikle Rauf Denktaş ve TMT cilere düşmandırlar,fakat yüksek sesle ayıplılıkları ortaya çıkmasın diye söyleyemezler. Bunlarda Rauf Denktaşın birinci adam bir numara olduğu TMT faaliyetleri ve savaşta Rumlarla işbirliği yaptığı için arada kalıp hayatlarını kaybedenlerin bugünkü çocuklarıdır.
Bu tabloyu biz İstiklal savaşında gördük ve onların çocuklarını ve torunlarının TC ye karşı davranışlarını belkş islah olurlar diye izlemekteyiz.

Talatı başkanlığa taşıyan bu guruplardı.fakat kelin perçemi düşünce dazlak kafa ortaya çıktı.
Kıbrısta  TMT ile savaşan Türkler ve Türkiye den oraya giden Türkler Kıbrıslı Rumlarla eşit koşulda bir federasyona evet derler.Fakat hudutları ve kendi yönetimlerinde olan mevcut bölgeleri muhafaza etmek mecburiyeti vardır.Çünkü müşterek ve karışık bir yaşamda 6 ay içinde birbirlerini boğazlarlar.İşte bunu bilen Türkiye ve oradaki Türk ulusu mensupları bu gerçeği görmektedir.
Federe sistemde çözüm yok ise KKTC devlet olarak yoluna devam eder.Kıbrıs Rum kesimi hangi ekonomik koşullarda yaşayacak ise KKTC daha iyi şartlarda yaşar.Çünkü yalnız KKTC su ve elektriğin sağlanması ada ekonomisinde Kuzey ,Güneye fark atar.
Kıbrıs Rumlar ve Yunanistan daki Helenlerin ve onları esasta yöneten papazların amacı Kıbrısın yunanıstana ilhakıdır.Fakat bir kısım Kıbrıslı Rumlarda bunu istemezler.Burası da bilinen bir gerçektir.
Eğer Türkiye ilhak edecekse KKTC yi etmez.Fakat İngiltere ye Osmanlının geçici verdiği adayı geri isteme hakkına dayalı olarak tüm adayı kendi toprakları olarak görebilir.Ancak böyle bir düşüncesi de yoktur.
Burada önemli Talat ve Talatzadeler ter dökmedikleri bir ülkede yaşam hakkı bulduklarını , bu hakkıda Türk silahlı kuvvetlere borçlu olduklarını unutmamalarıdır.O kafalar Türkiye ve Türk düşmanlığı ile Güneydeki kafa ortakları ile KKTC yı yok edemezler ,Ne mutlu Türküm diyen Kıbrıs Türkleri nede tekrar papaz makarius anlayışına ter ettiremezler.

Önceki ve Sonraki Yazılar