Özkan GÜNGÖR

Özkan GÜNGÖR

Diplomalı İşsizler Ordusu ve Kayıp Nesil

Günümüz Türkiye'sinde ailelerin en büyük rüyası, çocuklarının (hangi okulda ve hangi kalitede olduğuna bakılmaksızın) mutlaka bir üniversite diplomasına sahip olmasıdır. "Aman çocuğum okusun, kendini kurtarsın" mantığıyla kurulan bu hayal, devletin "her şehre bir üniversite" politikasıyla birleşince ne yazık ki toplumsal bir trajediye dönüştü. Bugün diplomalar duvarları süslerken, gençlerimiz işsizlik ve geleceksizlik sarmalında kıvranıyor. Oysa niyet onları hayata hazırlamaktı; sonuç ise onları hayattan koparmak oldu.


Devletin plansızca açtığı yüzlerce fakülte, sanayinin ve piyasanın talep etmediği yetkinliklerle donatılmış milyonlarca mezun üretti. Bu süreçte gençler, hayatlarının en verimli, en dinamik dönemlerini üniversite sıralarında tükettiler. Oysa bu kayıp yıllar, bir meslek erbabı olmak, bir zanaat öğrenmek ve "altın bilezik" takmak için kullanılabilirdi. Bugün sanayi siteleri, fabrikalar ve şantiyeler; ara eleman değil, üretimin kalbi olan ana eleman bulmakta zorlanıyor. Bir kaynak ustasının veya bir iş makinası operatörünün maaşı, plaza çalışanlarının maaşlarını ikiye üçe katlamış durumda. Ancak toplumsal önyargılar ve statü takıntısı nedeniyle aileler, çocuklarını bu kazançlı ve saygın mesleklere yönlendirmek yerine, sonu işsizlik olan diplomaların peşinden koşturuyor.


Bu durum sadece ekonomik değil, derin sosyo-psikolojik yaralar da açıyor. Aileler, dişinden tırnağından artırıp okuttukları çocuklarının evde oturup harçlık beklemesiyle yakınırken; gençler, üniversite mezunu kimliği ile işsizlik gerçeği arasında sıkışıp kalıyor. Beklentilerle gerçekler arasındaki bu uçurum, "ev genci" dediğimiz, mutsuz, umutsuz ve özgüveni zedelenmiş bir kitle yaratıyor. Gelinen nokta, artık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır.


Artık şu gerçekle yüzleşmeliyiz: Yaşadığımız diploma enflasyonunda, her diploma meslek, her üniversite mezuniyeti başarı demek değildir. Gençlerimizi hayata hazırlamak istiyorsak, onları içi boş vaatlerle dolu diplomalarla değil, geçerli ve değerli mesleki becerilerle donatmalıyız. Ailelerin "okusun da ne olursa olsun" ısrarından vazgeçip çocuklarının yeteneklerine ve piyasanın gerçeklerine uygun bir yol çizmesi şarttır. Aksi takdirde, elimizde sadece kağıt parçası diplomalar ve keşkelerle dolu kayıp bir nesil kalacak.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar