Muhammet MARAP
SIĞIRLARDAN ÖZÜR DİLİYORUM
SIĞIRLARDAN ÖZÜR DİLİYORUM
Allah’a baba, Hz.İsa’ya oğul, Cabrail’e de kutsal ruh adını takan, sonra da; bu üçlüyü bir “üçlü inanç” kabul ederek Hz.İsa’ya ihanet ederek İncil’i değiştiren Hristiyan dünyası insani özelliğini de dinini de yitirmiştir. Bu nedenle de “Vahşi Batı” ünvanını almıştır.
Amerika’nın keşfiyle Kızılderilileri bu vahşi duyguyla katletmişlerdir.
Avrupa’daki bin yıllık katliamların sebebi budur.
Avrupalının yüzyıllardır devam eden “haçlı seferleri”nin arkasında da aynı ihanet vardır.
Yahudi’lerin durumu da çok farklı değildir.
İnsanlığa aşk pazarlayan Hz. Musa’yı peygamber kabul eden, ancak Tevratı istediği gbii değiştiren yahudiler, tevrata; “-Yahudi’nin rahat yaşaması için yahudi olmayanın öldürülmesi sevaptır” ayetini ekleyerek insanılğa ihanet etmişlerdir. Ortadoğu’daki insan katliamının sebebi de budur.
Dinimiz insanı yaşatmayı emreder. Hatta “bir insanın haksız yere öldürülmesini tüm insanlığın öldürülmesine” denk tutar ve cehennemi hatırlatır bize. Hz.Ömer’in; “-Nil’in kıyısında bir kuzuyu kurt kapsa, Allah’ın adaleti hesabını benden sorar” endişesi, yaşatma kültürünün düşüncesidir. Şeyh Edebali’nin oğluna; “-Ey oğul, insanı yaşak ki, devlet yaşasın” nasihatının sebebi de aynıdır. “Bir insanı kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmak gibidir” mantığının, tüm peygamberlerin ortak felsefesi olmasının sebebi de budur.
Dinimiz savaş halinde bile olsa, masum kadına, masum yaşlıya ve çocuğa kasden dokunmayı haram kabul etmiştir. Bu üç gurubun hayatını dinimiz kutsal ve dokunulmaz saymıştır. İslam’a göre bir çocuk, papazın çocuğu da olsa, Haham’ın çocuğu da olsa, ateistin çocuğu da olsa müslümandır ve buluğ çağına gelmeden ölmüşse cennetliktir.
Bir kızılderilinin öldürülmesine ağlamamışsan, vahşisin.
Afrika’daki bir hristiyanın çocuğunun öldürülmesine üzülmemişsen, insan değilsin.
Irak’taki Türk’ün, Kürdün, Arap’ın öldürülmesinin suçlusunun sadece Saddam olduğunu düşünüyorsan, aptalsın.
Azerbaycan’da Türk’lerin üstünden tanklar geçerken rahat uyumuşsan, hainsin.
Doğu Türkistan’daki insanların katledilmesine ağlamamışsan, gözlerin çıksın.
Filistin’deki katliama yüreğin yanmamışsa, kedi yüreklisin.
Anadolu’da 30 yıldır verdiğimiz şehitlere ağlamak başını döndürmemişse, omuzlarındaki nedir?
Suriye’deki kimyasalla öldürülmüş çocuklarına buz konulunca: “-Çocuklarımın boynuna buz koymayın üşürler.” diyen annenin sesi beyninde zonklamıyorsa, vampir beyinlisin.
Mısır’daki katliamı açıklarken; Sisi’nin katilliği, Mursi’in suçluluğunu yorumlayıp kenara çekilmek insanlık değildir. Hele haksız yere öldürülmüş masumlara ağlamayı eleştirmek siyaset hiç değildir. Ölüye, sadece yem bekleyen çakallar sevinir.
Kızılderiliyi katleden haçlı mantığı, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren lanetli İsrailoğullarıyla ittifak yapmıştır. Maalesef haçlı seferleri devam etmektedir. Acıdır ki; bu sefer Yahudi desteklidir. Kendisini “İslam ülkesi” diye tanıtan devletlerin yönetimini de çoğu yerde ele geçirmişlerdir. Hainlerin Sisi desteğinin sırrı da budur, diğerleri de.
Merada sığır beklemekle Anadolu’yu beklemek farklıdır beyler. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun bir insanın haksız yere öldürülmesine ağlamayan yürek varsa, o yürek bir sığır yüreğidir.(Sığırlardan özür diliyorum!)
Her yanan yüreğin hesabını hepimiz tek tek vereceğiz. Nasıl ağlamayalım?: Farz-ı kifayeyi terkettiğimiz için ağlayalım. Cihad’ın bir savaş terimi değil de ibadet biçimi olduğunu anlamadığımızın hesabını vereceğimiz için de ağlayalım.
Hepsinden önemlisi; müslümansak Allah için İslam’ı anlayalım ve yaşayalım.