Rize'de Havaalanı Olmazmış
Bakanlığına göre Rize`ye havalimanı neden olmazmış!
Recep Ali AKSOYLU`nun yazısı:
Temmuz ayının sonlarına doğru yerel medyada yer alan “Ayder’i Kaybettik mi?” başlıklı yazım, “Haftaya Rize Hava Limanının Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğüne göre neden yapılamayacağını, böyle bir yatırımı neden düşünmediklerini yazacağım” cümlesi ile bitiyordu. Konjoktüre göre başka konuları öne alınca aradan geçen bir ayda belgeyi ve yorumumu paylaşamadım. Bunda sadece Genel Müdürlüğün resmi yazısını paylaşıp altına da kısaca yorumumu katmakla yetinmek istememem etken oldu. Şimdi konuyu biraz daha enine boyuna, hatta gazetelerin sayfa hacimlerini de dikkate alarak 5-6 gün sürecek tarzda işleyerek kamuoyu ile paylaşmayı arzu ediyorum.
Genelde cevabı merak edilecek konu yazının en sonuna bırakılır ki, yazı bütünüyle okunabilsin. Ama ben bu yazımda tersinden hareket edeceğim. Önce bahsettiğim belgeyi paylaşacağım, sonra nüfus popülasyonu ve diğer bazı parametrelerden hareketle alternatif yer seçimi, havaalanının gereklilik ve fizibil bir yatırım olacağı konusunda istatistiki değerler ışığında yorum yapacağım.
Son aylarda yoğunlaşmaya başlayan yerel kamuoyunun “havaalanı isteriz”, hatta daha da öteye gideyim siyasi otoritenin kararı, yaklaşımı sanki olgunlaşmış gibi “Çiftekavak’ta mı, Ardeşen’de mi, Hamidiye’de mi yapılsın?” tarzında tartışmalar sürerken, Ulaştırma Bakanlığının Alt yapı Yatırımları Genel Müdürlüğü resmi yazı ile Rize’de Havalimanı yapılamayacağını, böyle bir yatırımı düşünmediklerini beyan ediyor. Koca makam, üstelik Başbakan’ın memleketi için talep edilen bir yatırım için bu kadar net bir yazı yazıyorsa, mutlaka sağlam dayanağı vardır diyerek önce bu belgeyi paylaşmak istiyorum.
İlimizdeki bazı belediyeler, siyasi partiler, meslek odalarının temsilcileri, medya mensupları havaalanı konusunda kamuoyu oluşturmaya gayret ederken Rizeli işadamları da boş durmuyor. Forumlara katılmanın ötesinde bireysel somut adımlar da atıyorlar. Bunlardan biri de araç kiralama işi yapan Murat Kurt.
Turizmin kiralama bacağından Rizeli olarak yeterince pay alamadıklarını düşünen Kurt’un 26 Nisan 2012 tarihinde “Rize’ye havalimanı yapılması” konusundaki talebi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğünce inceleniyor ve kendisine ekte paylaşacağım 21.06.2012 tarih ve 62201/10239 sayılı yazı ile yanıt veriliyor. Bakan adına Genel Müdür Vekili Sayın Y. Metin Tahan’ın imzaladığı yanıtta, “Rize ili ve çevresinin, sivil hava ulaşımına yönelik olarak daha önce yapılan çalışmalarda hakim rüzgar yönü esaslarında arazi topoğrafyasının çok dalgalı olması ve doğal manialar nedeniyle 3 C – 4D grubu uçaklara hizmet verebilecek havalimanı yapımı için elverişli alternatif alan bulunamamıştır” deniyor.
Evet, arazi yapısını hepimiz biliyoruz. Ama gerekmesi halinde çözüm üretilebileceğini de… Üstelik iklim koşullarının 100-150 km’lik mesafedeki Trabzon Havalimanından çok da farklı olamayacağını da biliyoruz.
Öyleyse bu cevap; topu taca at, kurtul kabilinden. Ama taca topu atmakla oyun tatil olmuyor Sayın Genel Müdür Vekili.
DHMİ’ne potansiyeli hatırlatmak gerekiyor !
Yazısının son bölümünde de Bakan adına Sayın Genel Müdür Vekili, “Ayrıca, Rize Havalimanı ile ilgili işletmeci kuruluş olan DHMİ Genel Müdürlüğünden bu konuda yeterli yolcu bulunduğu yönünde herhangi bir talep bulunmamaktadır” diyor.
İkinci planda gözüken yanıtın son kısmını daha bir önemsiyorum. Çünkü ilk engel olarak gösterilen iklim, topoğrafya konusu işin içine siyasi irade ve ekonomik gerekçeler girince nasılsa kolayca halledilebilir. Demek ki atılacak ilk adım, Trabzon Havaalanının limitte hizmet verdiğini fark etmeyen, turizm için gerekliliği bir yana bugünün modern toplumunda fertlere 200 km. uzaklıktan uçağa bindirmeyi reva gören DHMİ’yi harekete geçirmek, fark etmedikleri potansiyeli fark ettirmek gerekiyor. Bu potansiyeli bakanlığın yazısını paylaştıktan sonra detaylıca irdeleyeceğim.
Temmuz ayının sonlarına doğru yerel medyada yer alan “Ayder’i Kaybettik mi?” başlıklı yazım, “Haftaya Rize Hava Limanının Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğüne göre neden yapılamayacağını, böyle bir yatırımı neden düşünmediklerini yazacağım” cümlesi ile bitiyordu. Konjoktüre göre başka konuları öne alınca aradan geçen bir ayda belgeyi ve yorumumu paylaşamadım. Bunda sadece Genel Müdürlüğün resmi yazısını paylaşıp altına da kısaca yorumumu katmakla yetinmek istememem etken oldu. Şimdi konuyu biraz daha enine boyuna, hatta gazetelerin sayfa hacimlerini de dikkate alarak 5-6 gün sürecek tarzda işleyerek kamuoyu ile paylaşmayı arzu ediyorum.
Genelde cevabı merak edilecek konu yazının en sonuna bırakılır ki, yazı bütünüyle okunabilsin. Ama ben bu yazımda tersinden hareket edeceğim. Önce bahsettiğim belgeyi paylaşacağım, sonra nüfus popülasyonu ve diğer bazı parametrelerden hareketle alternatif yer seçimi, havaalanının gereklilik ve fizibil bir yatırım olacağı konusunda istatistiki değerler ışığında yorum yapacağım.
Son aylarda yoğunlaşmaya başlayan yerel kamuoyunun “havaalanı isteriz”, hatta daha da öteye gideyim siyasi otoritenin kararı, yaklaşımı sanki olgunlaşmış gibi “Çiftekavak’ta mı, Ardeşen’de mi, Hamidiye’de mi yapılsın?” tarzında tartışmalar sürerken, Ulaştırma Bakanlığının Alt yapı Yatırımları Genel Müdürlüğü resmi yazı ile Rize’de Havalimanı yapılamayacağını, böyle bir yatırımı düşünmediklerini beyan ediyor. Koca makam, üstelik Başbakan’ın memleketi için talep edilen bir yatırım için bu kadar net bir yazı yazıyorsa, mutlaka sağlam dayanağı vardır diyerek önce bu belgeyi paylaşmak istiyorum.
İlimizdeki bazı belediyeler, siyasi partiler, meslek odalarının temsilcileri, medya mensupları havaalanı konusunda kamuoyu oluşturmaya gayret ederken Rizeli işadamları da boş durmuyor. Forumlara katılmanın ötesinde bireysel somut adımlar da atıyorlar. Bunlardan biri de araç kiralama işi yapan Murat Kurt.
Turizmin kiralama bacağından Rizeli olarak yeterince pay alamadıklarını düşünen Kurt’un 26 Nisan 2012 tarihinde “Rize’ye havalimanı yapılması” konusundaki talebi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğünce inceleniyor ve kendisine ekte paylaşacağım 21.06.2012 tarih ve 62201/10239 sayılı yazı ile yanıt veriliyor. Bakan adına Genel Müdür Vekili Sayın Y. Metin Tahan’ın imzaladığı yanıtta, “Rize ili ve çevresinin, sivil hava ulaşımına yönelik olarak daha önce yapılan çalışmalarda hakim rüzgar yönü esaslarında arazi topoğrafyasının çok dalgalı olması ve doğal manialar nedeniyle 3 C – 4D grubu uçaklara hizmet verebilecek havalimanı yapımı için elverişli alternatif alan bulunamamıştır” deniyor.
Evet, arazi yapısını hepimiz biliyoruz. Ama gerekmesi halinde çözüm üretilebileceğini de… Üstelik iklim koşullarının 100-150 km’lik mesafedeki Trabzon Havalimanından çok da farklı olamayacağını da biliyoruz.
Öyleyse bu cevap; topu taca at, kurtul kabilinden. Ama taca topu atmakla oyun tatil olmuyor Sayın Genel Müdür Vekili.
DHMİ’ne potansiyeli hatırlatmak gerekiyor !
Yazısının son bölümünde de Bakan adına Sayın Genel Müdür Vekili, “Ayrıca, Rize Havalimanı ile ilgili işletmeci kuruluş olan DHMİ Genel Müdürlüğünden bu konuda yeterli yolcu bulunduğu yönünde herhangi bir talep bulunmamaktadır” diyor.
İkinci planda gözüken yanıtın son kısmını daha bir önemsiyorum. Çünkü ilk engel olarak gösterilen iklim, topoğrafya konusu işin içine siyasi irade ve ekonomik gerekçeler girince nasılsa kolayca halledilebilir. Demek ki atılacak ilk adım, Trabzon Havaalanının limitte hizmet verdiğini fark etmeyen, turizm için gerekliliği bir yana bugünün modern toplumunda fertlere 200 km. uzaklıktan uçağa bindirmeyi reva gören DHMİ’yi harekete geçirmek, fark etmedikleri potansiyeli fark ettirmek gerekiyor. Bu potansiyeli bakanlığın yazısını paylaştıktan sonra detaylıca irdeleyeceğim.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.