Doğu Karadeniz'de gelişi güzel olarak yapılan yeni yollar, evler ve dere yataklarına yapılan müdahaleler doğanın dengesini bozarken özellikle toprak kaymaları büyük tehlikeler yaratıyor. 

Yakın tarihe bakıldığında sel ve heyelanların oluşturduğu can kayıpları bölge halkına telafisi mümkün olmayan acılar yaşatırken maddi kayıplar ise vatandaşın ve devletin sırtında büyük bir kambur olarak duruyor. 

Sel ve heyelanların temelinde ise doğanın hoyratça kullanılması gösteriliyor. Kural tanımaz girişimler, bireysel davranışlar ve denetleme yapılmaması bu alanda ki başlıca yanlışlar olarak duruyor. Yerel yönetimlerin denetim ve kontrolleri ihmal etmesi doğal afetlerin yarattığı hasarın artmasına sebep olurken milli servetin de heba olmasına neden oluyor. 

Geçtiğimiz günlerde Giresun'da meydan gelen heyelan ve su baskını bu konuya en yeni örnek. Vatandaşlar yaşanan büyük yıkımı medya aracılığıyla takip ederken bu durumun gelişi güzel yapılaşmanın önüne geçmesine vesile olması bir diğer beklenti. Giresun’un Dereli ilçesinin kıyameti andıran görüntüsünü bölgede bir çok dere yatağında görmek mümkün. 

Hidroelektrik ve beton santralleri bu alanda ki sıkıntıların temelini oluşturuyor.  Samsun’dan Hopa’ya kadar sahil şeridi boyunca yüzlerce dere yatağı gelişi güzel müdahaleye maruz kalmış. Denetlemelerin yapılmadığı bu alanlarda dere yatakları gelişi güzel müdahaleye uğruyor.

Yıllardır gelişi güzel bir çok müdahaleye uğrayan doğal alanlardan birisi de Rize ile Trabzon sınırında yer alan İyidere deresi. Kalkandere ilçe sınırından itibaren yoğunlaşan bir çok faaliyet dere yatağı zeminin değişime uğramasına sebep oldu. Hidroelektrik ve beton santralleri derenin yapısını bozarken vatandaşlar tedirgin. Aşırı yağmurlar sonrası bölgede büyük korku yaşanırken özellikle beton santralleri için yapılan çalışmaların daha sıkı denetime tabi tutulması bekleniyor.  Sadece İyidere deresi değil onlarca derede de benzer durumlar mevcut. Yeniden bir Dereli vakası yaşanmaması için devletin denetimlerini artırması en büyük beklenti.