Peki bu çağrıya yetkili(!) sendika ne cevap verdi?

Kamu çalışanlarının birlikteliğinin örgütlü gücünü masaya yansıtmak yerine, sendikal bağnazlıkla hareket ederek “Kamu-Sen masada olmasın” diye çukurlarda yuvarlanmayı tercih etti.

Bu bağnaz tutumu sergileyerek kamu çalışanlarının iki yılını daha telef edenler, şimdi çıkmışlar memurun ve emeklinin gelir kaybınının vebalinden “Kamu işvereni ve hakeminin hesap hatası” diyerek sıyırmaya çalışıyorlar..

Yemezleeer!

Kamu çalışanlarının kendisine verdiği yetkiyi kullanmaktan aciz olanlar şimdi “Enflasyon farkı oluşması, zammı enflasyon değil masanın tarafları belirlesin, teklif ve tepkimizi haklı çıkarıyor.” diye beylik lakırdılarla günü kurtacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.

Pardon; tepki derken?

Kapalı kapılar arkasında tepki gösterdiniz de biz mi görmedik?

Yoksa, tepki derken kastınız farklı bir şey mi?

Efendi, daha Toplu Sözleşmenin ilk gününde sağındaki solundaki sendikalarla uğraşacağına, kamu çalışanlarının gücünü birleştirebilecek feraseti becerebilseydiniz; emin olun işte o zaman “maaş zammını masanın tarafları” belirliyor olacaktı.

“Enflasyon farkıyla geleceğin, enflasyon tazminatıyla geçmişin kayıpları giderilmeli.” imiş!

Peh peh peh… Lafa bak beri gel!

Enflasyon farkı demek, sıfır zam demektir; hedefiniz bundan mı ibaret?

Allah kamu çalışanlarının yardımcısı olsun.

Gelir adaletini sağlamayı, emeğin değerini ve ederini artırmayı  “Enflasyonun düşeceğine, ekonominin büyüyeceğine dair inancına” endeksleyen bir sendikal anlayışla daha çok kayıplarla karşı karşıya kalacağız.

Kamu çalışanlarının hak ve kazanımları; her durum ve şartta çalışanların yanında saf tutan, kamu çalışanlarının gücünü başka hedeflere ipotek etmeyen, toplu sözleşme masasında çalışanların temsilcileriyle değil işverenle mücadele eden, gerektiğinde masaya çalışanın yumruğunu vurabilen ve emeğin sesini cesaretle haykıran sendikal anlayışla sağlanacaktır.

Murat Köseoğlu

Türk Eğitim-Sen

Rize Şube Başkanı